VAROLUŞÇU PSİKOTERAPİ

''Varoluşçu psikoterapi, bireyin varoluşundan kaynaklanan endişelere odaklanan dinamik bir terapi yaklaşımıdır'' (Yalom, 2018, sy. 15).

Varoluşçu psikoterapilere göre bireyin yaşam boyu dört temel kaygısı vardır: ölüm, özgürlük, yalıtım ve anlamsızlık.

Varoluşçu psikoterapilerin kaynağında yer alan varoluşçu felsefe için "dasein" kavramı temeldir (dasein= da:olmak, sein:var, orada olan). Bu felsefeye göre insan ve içinde bulunduğu dünya bir bütün olduğu için varoluşçu psikolojik danışma içinde bulunulan anda yaşanılanları anlamayı ilke edinmiştir. "Otantik" kavramıyla anlatılan bu ilkeye göre geçmiş, şimdi ve geleceği birbirinden ayırmak olanaksızdır. Sürekli otantik olmaktan da söz edilmeyeceği gibi tam tersine anlık olan bir şeydir(İlgar ve Coşgun İlgar, 2019).

Son zamanlarda sık sık duyduğumuz "anda olmak" durumu, varoluşçu terapilere göre şimdiki zamandan ibaret değildir. O ana getirdiğimiz her şey şimdiki zamanı oluşturur.

İlgar ve Coşgun İlgar(2019), çalışmalarında varoluşçu felsefenin iki temel sayıltısından bahsediyor. Birincisi; varoluş özden önce gelir. İnsan kendi yaşamında etken roldedir, kendini yapabilir ve gerçekleştirebilir.. Yaşama anlam veren insanın kendisidir. İkinci sayıltı ise; iki önemli kavramı içeren insanın kendi gerçeğinden özgür ve sorumlu olmasıdır. Seçim yapmak varoluşçu terapilerin önemli konularındandır. Terapi sürecinde danışana, verdikleri ve verecekleri kararların sorumluluğunu üstlenmelerini, her seçimde başka bir alternatife hayır dediklerini, aynı zamanda tercih yapmayarak da tercih yapmış olduklarının farkındalığı kazandırılmaya çalışılır. Terapistin amaçlarından biri de, danışana hayatının anlamını ve kendisi için mümkün olanı keşfetmesine yardımcı olmaktır.

Kaynakça

İlgar, M.Z. ve Coşgun İlgar, S. (2019). Varoluşçu psikolojik danışma ve psikoterapi: teori ve pratiği. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 23, 193-220.

Yalom, I.D. (2018). Varoluşçu Psikoterapi. İstanbul: Pegasus Yayınevi.